4 Nisan 2025 Cuma

Göletli Park

Göletli Park

Diyarbakır'ın kalabalık yaşamından kaçıp doğayla buluşmak isteyenler için Göletli Park, mükemmel bir kaçış noktasıdır. Bağlar ilçesinde yer alan bu park, sakin atmosferi ve doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Özellikle hafta sonları yerli halkın ve turistlerin uğrak noktası haline gelen Göletli Park, huzur dolu bir gün geçirmek için ideal bir seçenek sunuyor

Göletli Park'ın merkezinde yer alan yapay gölet, ziyaretçilerin ilgisini çeken en önemli noktalardan biri. Gölet çevresinde yürüyüş yolları bulunuyor ve doğa manzarası eşliğinde keyifli yürüyüşler yapılabiliyor. Parkın yeşil alanları, piknik yapmak isteyen aileler için de oldukça uygun.

Göletli Park, sadece yürüyüş ve dinlenme alanlarıyla değil, aynı zamanda sosyal tesisleriyle de dikkat çekiyor. Park içinde yer alan kafeler ve diğer tesisler, ziyaretçilere yiyecek ve içecek hizmeti sunarak keyifli bir mola imkanı sağlıyor

Göletli Park, Diyarbakır'ın Bağcılar Mahallesi'nde yer almaktadır. Şehir merkezinden toplu taşıma araçları veya özel araçla ulaşım oldukça kolaydır.

Benim de çokça gittiğim ve sevdiğim bir yer.

       HERKESİ MEMLEKETİM DİYARBAKIR'A BEKLERİM!!!


2 Mart 2025 Pazar

Kayseri Gezi Yazısı

Kayseri: Tarih, Doğa ve Lezzetin Başkenti

Erciyes Dağı’nın altında yükselen Kayseri, Anadolu’nun en köklü şehirlerinden biri. Tarihi İpek Yolu’nun önemli duraklarından olan bu şehir, zengin tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve ünlü mutfağıyla ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Geçmişin izlerini taşıyan yapıları, hareketli çarşıları ve damak çatlatan lezzetleriyle Kayseri, sevilen bir şehirdir

Kayseri’de Tarihe Yolculuk

Kayseri’ye adım attığınızda ilk durağımız Kayseri Kalesiydi. Şehrin merkezinde yükselen bu tarihi kale, Roma döneminden günümüze ulaşan önemli bir yapı. Zaman içinde Selçuklular ve Osmanlılar tarafından restore edilmiştir

Tarihe meraklıysanız Gevher Nesibe Tıp Müzesini de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dünyanın ilk tıp fakültelerinden biri olan bu yapı, Selçuklular döneminde şifahane olarak kullanılmış. Günümüzde müze olarak hizmet veren bina, tıp tarihine ilgi duyanlar için eşsiz bilgiler sunuyor.

Kayseri’de gezerken Kurşunlu Cami, Sahabiye Medresesi ve Mimar Sinan Evi gibi birçok tarihi yapıya rastlamak mümkün. Özellikle Ağırnas Köyü, ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan’ın doğduğu yer olarak bilinir. Buradaki taş evler ve tarihi dokular, ziyaretçileri zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Doğanın Kucağında Kayseri

Kayseri’nin doğal güzellikleri de en az tarihi kadar etkileyici. Şehir merkezine yaklaşık 25 km uzaklıkta yer alan Erciyes Dağı, özellikle kış aylarında kayak tutkunlarının gözdesi. 

Eğer doğa yürüyüşlerinden hoşlanıyorsanız Kapuzbaşı Şelaleleri tam size göre. Aynı zamanda Sultan Sazlığı Milli Parkı, kuş gözlemciliği yapmak isteyenler için harika bir yer. Burada flamingolar başta olmak üzere yüzlerce kuş türünü gözlemleyebilir, sazlıkların arasında huzurlu bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Kayseri Mutfağı: Lezzetin Başkenti

Kayseri’ye gelip de mutfağını keşfetmemek olmaz. Şehrin en meşhur yemeği tabiki mantı. bol yoğurt ve tereyağlı sos ile servis ediliyor. Yerel bir inanışa göre, "Kayseri mantısı o kadar küçük olmalı ki, bir kaşığa 40 tane sığmalı!"

Kayseri’nin diğer meşhur lezzetleri arasında pastırma ve sucuk da bulunuyor. Şehir, Türkiye’nin en kaliteli pastırmalarını üretiyor ve bu lezzet, özellikle kahvaltılarda ve yemeklerde sıkça tüketiliyor. Yağlama, ince açılmış hamurun arasına kıymalı harç sürülerek yapılan ve lahmacuna benzeyen bir başka Kayseri spesiyali.

Tatlı severler için ise nevzine tatlısı denenmesi gereken bir lezzet. Tahin, ceviz ve pekmezin mükemmel uyumuyla hazırlanan bu tatlı, özellikle misafir sofralarının vazgeçilmezi.

Kayseri’de Alışveriş ve El Sanatları

Kayseri, hem modern alışveriş merkezleri hem de geleneksel çarşılarıyla alışveriş yapmayı sevenler için birçok seçenek sunuyor. Kayseri Kapalı Çarşı, Osmanlı döneminden bu yana ticaretin kalbinin attığı yerlerden biri. Burada pastırma, sucuk, halı ve el yapımı bakır ürünleri gibi Kayseri’ye özgü birçok ürünü bulabilirsiniz.

Şehirde ayrıca ünlü Tomarza halıları ve Saffron kilimleri de el sanatları açısından büyük bir öneme sahip. El dokuması bu halılar, yüzyıllardır Kayseri kültürünün bir parçası olmuştur. Eğer otantik bir hatıra almak istiyorsanız, bu halılar harika bir seçenek olabilir.

Kayseri, sadece bir şehir değil, bir deneyimdir. Tarihi yapılarıyla geçmişe, Erciyes’in zirvesiyle doğaya, mutfağıyla damaklara hitap eden bu şehir, her ziyaretçisine unutulmaz anılar sunar. İster kışın kayak yapmak, ister yazın tarihi keşfetmek, ister enfes lezzetler tatmak isteyin, Kayseri her zaman sizi bekliyor.

Şimdi bavulunuzu hazırlayın, çünkü bu şehirde keşfedilecek çok şey var!

22 Ocak 2025 Çarşamba

İnsan

Evet gözümüzü her sabah olduğu gibi bu sabah da açtık 
İlk önce bi üşüdük
İyice bir battaniyeye sarıldık 
Sonra düşünmeye başladık
Dünü bugünü ve yarını 
Sahi hayatımızda farklı ne vardı 
Hayat o sıkıcı monotonluğuyla devam ediyordu
Ne bugün farklıydı ne de dün
Yarın için ne yapabilirdik
Bence süperkahraman olmalıydık
İnsanları korumalıydık
Ya da insanları korumak için süperkahraman olmaya gerek yoktu aslında 
İnsan olmamız yetecekti dünyaya
Ama biz ne yaptık sırf 5 kuruş daha fazla alabilmek için insanları ölüme terk ettik
Her ne kadar kendinize dikkat ederseniz edin birinin umursamazlığı sizi ölüme sürükleyebilir 
Çocuklarınızı tatilde kayağa götürürsünüz yangın çıkar ölürsünüz
Popüler kültürün kölesi olup reklamlarda gördüğünüz rezidanslara yerleşirsiniz
Deprem olur milyonlar verdiğiniz ev mezarınız olur
Çok seversiniz bir adamı
Sonra anlaşamadığınız için ayrılmak istersiniz
Adam gelir sizi öldürür
Gözünüzün yaşına bile bakmaz
Veya hiçbir şey yapmazsınız sokakta bir yürüyeyim dersiniz köpek saldırır ölürsünüz 
Yani bir şeyi ne kadar severseniz sevin ne kadar para verirseniz verin ya da hiçbir şey yapmayın bir vicdansızın ihmalkârlığı  veya keyfi için ölürsünüz.
İnsan olsaydık eğer
Her sabah gözümüzü açtığımızda acaba kaç kadın öldürüldü veya kaç kişi  dükkanını genişletebilmek için kolon kesti ya da kim yangına yetersiz bir otel inşa etti gibi şeyler düşünmemize gerek kalmazdı
Ama insanlara ait olan düşünme yetimizi,merhameti ve en önemlisi vicdanımızı kaybettiğimiz için maalesef böyle şeyleri düşünmek zorundayız.Çünkü herkes menfaati uğruna insan öldürebilecek duruma geldi 
Demek ki düzgün bir dünya yaşamamız için süperkahramanlara ihtiyacımız yok sadece kendini bilen insanlığını kaybetmemiş kişilere ihtiyacımız var.
1)
21 Ocak 2025 tarihli Bolu Kartalkaya kayak merkezi'nin bilinen otlellerinden biri olan Grand Kartal Otel 
2)
6 Şubat 2023'te gerçekleşen 269(!)kişinin hayatını kaybettiği Rönesans Rezidans
3)
4 Ekim 2024 tarihinde İstanbul'da 2 kız(İkbal Uzuner, Ayşenur Halil)vahşice katledildi(Semih Çelik)
4)
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Eslem Teker(12)başıboş köpekler tarafından öldürüldü.
5)
Diyarbakır'ın Bağlar İlçesinin Tavşantepe Köyünde 21 Ağustos 2024 tarihinde öldürülen Narin Güran

29 Aralık 2024 Pazar

Çalıkuşu

ÇALIKUŞU
Çalıkuşu romanı Reşat Nuri Güntekin tarafından kaleme alınmış Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir.Filmi ve dizisi de bulunan bu roman çok sevilen bir eserdir.Roman kitabın başkahramanı olan Feride'nin yaşadıklarını anlatır.
Özet
-Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Feride teyzesinin gözetiminde bir Frasız okuluna yerleşir.Çok yaramaz olmasından mütevellit ona arkadaşları tarafından Çalıkuşu adı takılır.Feride yaz tatillerini teyzesinin köşkünde geçirir.Yıllar geçtikçe Feride büyümektedir.Feride teyzesinin oğlu Kamran'a aşık olur ve nişanlanırlar.Düğün günü bir kadın gelir ve Kamran'ın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu söyler.Bunun üzerine Feride kendine yapılan bu ihaneti gururuna yediremez ve düğün günü kaçar.Feride her şeyden uzaklaşmak için Anadolu'nun farklı yerlerinde öğretmenlik yapar.Öğretmenlik yaptığı İlk köy olan Zeyniler köyünde Munise adında bir kızı evlatlık alır.Zeyniler köyünde bir eşkıya ile jandarma arasında kavga çıkar ve biri yaralanır.Bu yaralı köy odasına getirilir ve Feride burada Doktor Hayrullah Bey ile tanışır Doktor Hayrullah Bey oldukça yaşlı biridir.Feride gibi bir kadının bu köyde öğretmenlik yapmasına şaşırır ve onun tayinini il merkezine aldırır.Feride'nin yeni gittiği yerde güzelliği nedeniyle ona İpekböceği lakabı takılır. Şeyh Yusuf adında biriyle tanışır ve arkadaş olurlar.Ama Şeyh Yusuf Ferideye çok aşık olur.Zaten verem olan Şeyh Yusuf ölür ve Feride yine tayinini ister.Maarif Müdürünün emriyle Çanakkaleye giden Feride'nin güzelliği ile başı burda da belaya girer ve ona Gülbeşeker lakabı verilir.Burada bu bölgenin en zengin ailesinin kızına öğretmenlik yapar.Aile Ferideyi bir gün konağa yemeğe davet eder.Bu davetin sebebi konağın sahibi kadının akrabasının Feride'yi beğenmesidir.Feride bu evlenme teklifini reddeder.Bu olayın gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra başka bir adamdan daha evlenme teklifi alan Feride bunu da reddeder.Feride bu olaylardan dolayı çok utanır ve sokağa çıkamaz olur.Daha sonra Nazmiye adında bir kadın Ferideyi yemeğe çağırır ama bu yemeğinde sebebi Burhanettin Bey ile Feride'nin arasını yapmaktır.Feride Çanakkalede'de daha fazla kalamayacağını anlar ve İzmir'e gider burda bir kıza Fransızca dersi vermeye başlar ve artık onların köşkünde kalır.Burda Kamran'ın o kadınla evlendiğini duyar.Köşkte de barınamayan Feride Maarif İdaresine gider ve Kuşadasında öğretmene ihtiyaç duyulduğunu öğrenir.Ve Kuşadasına gider.Kuşadasında görevini mutlulukla yapar.Savaşın başlamasıyla okul hastaneye dönüşür.Daha sonra Zeynilerde tanıştığı Hayrullah Beyi burda da görür ve onun isteğiyle hemşireliğe başlar.Savaş bittikten sonra okul tekrar kurulur ve Feride Müdire olur.Acılar Feride'nin peşini burda da bırakmaz.Munise hastalanır ve ölür.Feride'nin üzüntüsünü gören Hayrullah Bey onu yanına alır ve Feride Hayrullah Beyle yaşamaya başlar.Oradaki halk bunu hoş görmez ve Feride ile Hayrullah Bey kağıt üzerinde evlenir.Feridenin günlüğünü okuyan Hayrullah Bey onun Kamranı ne kadar sevdiğini anlar ve bu günlüğu postalayıp Ferideye verir o öldükten sonra Feride bunu Kamrana götürür.Eşi ölen Kamran her ne kadar onla evlensede hep Ferideyi sevmiştir.Kamran bu günlüğü okuduğunda gizlice kadıya gider ve Feridenin haberi olmadan onunla evlenir.


14 Aralık 2024 Cumartesi

Anton'la El Ele

Anton'la birlikte yapabileceğimiz birçok şey var.İlk olarak yaşadığımız yerde insanların gelirlerine bakardık geliri düşük ailelere para yardımı yapardık.Sokaklarda yaşayan insanlar için ise ücretsiz bir pansiyon gibi bir şey kurardık ve evsizler burda barınırdı.Stefan Zweig de bizim reklamımızı yapardı ve bu ailelere yardım etmek isteyen zengin insanlar bize ulaşabilirdi.Sadece insanları düşünmek yanlış olurdu.Sokaktaki diğer canlıları da unutmamamız gerekli onlar için de gerçekten mutlu bir şekilde barınabilecekleri bir yuva kurardık.Ayrıca Anton'la birlikte yaşadığı olumsuz bir olaydan dolayı psikolojisi bozuk olan insanların yanına gidip onlarla konuşup acılarını az da olsa dindirebilirdik.Yardım sadece somut ihtiyaçlardan oluşmamalıdır insanların ve hayvanların soyut ihtiyaçları da vardır.Bunların başında sevilmek gelir.Eğer onlara sevildiklerini hissetirebilirsek kendilerini çok daha iyi hissedebileceklerini düşünüyorum yardımlar sadece maddi olmamalı manevi yardımlar da yapılmalıdır.Ve derste öğretmenimizin bahsettiği gibi yardımlar insanların ihtiyaçları gözetilerek yapılmalıdır.Herkesin ihtiyaçları aynı olmayabilir.Unutmayalım ki bu dünyada herkes birbirine muhtaçtır.Allah herkese Anton'un yardımseverliğinden versin.

5 Aralık 2024 Perşembe

Sevgi Neydi?

Sevgi neydi
Sevgi emek miydi
Bir şeye emek verdiğimizde onun karşılığını bekleriz peki sevgi de karşılıklı mıydı
Romeo'nun hayatında Rosaline olsaydı yine Julieti sever miydi?Oysaki Romeo Julieti kendini öldürebilecek kadar çok sevmişti.Eğer Rosaline Romeoyu terk etmeseydi Shekespeare'ın bu ünlü romanı olmazdı.Romeo Julieti sadece düşmanının kızı olarak tanıyacaktı.Ya da başka bir senaryoyla Romeo hayatında Rosaline olmasına rağmen Juliete ilk görüşte aşık olacaktı.Peki Rosaline ne olacaktı.Romeo Rosaline'yi de sevmemiş miydi?Sevgi böyle bir şey miydi?Belkide daha korkunçu Romeo Rosaline'yi unutmak için Julieti sevmişti.Hayatta her zaman belkiler vardır ve olacaktır.Tıpkı keşkeler gibi...Normalde Shekespeare'ın bu ünlü kitabını okuyan biri ne kadar da romantik aşk böyle bir şey olmalı der.Ama kimse ikinci bir senaryoyu düşünmez.Peki ya Nazım çok uzaklara gitmemize gerek yok hele bir de böylesine güzel aşk şiirleri yazan Nazım senin adını kol sattimin kayışına yazdım Piraye diyen Nazımın kayışında Vera yazıyordu.Atilla İlhanın aşkta 3.şahısa yer yoktur şiirini bilir misiniz? Bu hikayeden hareketle bu şiirin ne kadar haklı bir şiir olduğunu görebiliriz.Bazen bir aşk uğruna bir imparatorluk bile yıkılır.Paris ve Helen aşkını ya da Truvayı duymuşsunuzdur.Koskoca bir imparatorluğun yıkımına sebep olan bu aşk hala bile günümüzde konuşulur.Peki Leylayı Mecnun'un gözünde Dünya güzeli yapan da aşk değil miydi?Ve yine bir 3.şahıs mağduru Mem ve Zinin aşkı Kürt edebiyatının en önemli aşk hikayesidir.Ve bu hikayelerin sonucunda aşkı uğruna ölenleri de görüyoruz aşık olduğu kişiyi unutanları da...Biraz da PLATONİK AŞK kavramından bahsetmek istiyorum.Çoğu şairin,yazarın ve şarkıcının ele aldığı bir konudur.Evet hemen herkesin aklına Sezai Karakoç ve aşkı Muazzez Akkaya gelmiştir.Türk edebiyatının en önemli şiirlerinden biri olan Mona Rosa aslında bir akrostişmiş.Peki bu platoniklik kavramı ne demektir.Kısa tabiriyle karşılıksız aşk denir.Aşk normalde güzel bir şey olarak bilinse de platoniklik kavramı gülün dikeni misali karşımızda durmaktadır.Sezai Karakoçla aynı kaderi paylaşan birçok insan var.Kimileri Sezai gibi şiire dökerek kimi şarkı yazarak kimi ise içine gömerek yaşar.Sevgi neydi
Sevgi emek miydi
Bir şeye emek verdiğimizde onun karşılığını bekleriz peki sevgi de karşılıklı mıydı
Romeo'nun hayatında Rosaline olsaydı yine Julieti sever miydi?Oysaki Romeo Julieti kendini öldürebilecek kadar çok sevmişti.Eğer Rosaline Romeoyu terk etmeseydi Shekespeare'ın bu ünlü romanı olmazdı.Romeo Julieti sadece düşmanının kızı olarak tanıyacaktı.Ya da başka bir senaryoyla Romeo hayatında Rosaline olmasına rağmen Juliete ilk görüşte aşık olacaktı.Peki Rosaline ne olacaktı.Romeo Rosaline'yi de sevmemiş miydi?Sevgi böyle bir şey miydi?Belkide daha korkunçu Romeo Rosaline'yi unutmak için Julieti sevmişti.Hayatta her zaman belkiler vardır ve olacaktır.Tıpkı keşkeler gibi...Normalde Shekespeare'ın bu ünlü kitabını okuyan biri ne kadar da romantik aşk böyle bir şey olmalı der.Ama kimse ikinci bir senaryoyu düşünmez.Peki ya Nazım çok uzaklara gitmemize gerek yok hele bir de böylesine güzel aşk şiirleri yazan Nazım senin afını kol sattimin kayışına yazdım Piraye diyen Nazımın kayışında Vera yazıyordu.Atilla İlhanın aşkta 3.şahısa yer yoktur şiirini bilir misiniz? Bu hikayeden hareketle bu şiirin ne kadar haklı bir şiir olduğunu görebiliriz.Bazen bir aşk uğruna bir imparatorluk bile yıkılır.Paris ve Helen aşkını ya da Truvayı duymuşsunuzdur.Koskoca bir imparatorluğun yıkımına sebep olan bu aşk hala bile günümüzde konuşulur.Peki Leylayı Mecnun'un gözünde Dünya güzeli yapan da aşk değil miydi?Ve ylne bir 3.şahıs mağduru Mem ve Zinin aşkı Kürt edebiyatının en önemli aşk hikayesidir.Ve bu hlkayelerin sonucunda aşkı uğruna ölenleri de görüyoruz aşık olduğu kişiyi unutanları da...Biraz da PLATONİK AŞK kavramından bahsetmek istiyorum.Çoğu şairin,yazarın ve şarkıcının ele aldığı bir konudur.Evet hemen herkesin aklına Sezai Karakoç ve aşkı Muazzez Ersoy gelmiştir.Türk edebiyatının en önemli şiirlerinden biri olan Mona Rosa aslında bir akrostişmiş.Peki bu platoniklik kavramı ne demektir.Kısa tabiriyle karşılıksız aşk denir.Aşk normalde güzel bir şey olarak bilinse de platoniklik kavramı gülün dikeni misali karşımızda durmaktadır.Sezai Karakoçla aynı kaderi paylaşan birçok insan var.Kimileri Sezai gibi şiire dökerek kimi şarkı yazarak kimi ise içine gömerek yaşar.

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ


gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım


ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım


akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
MONA ROZA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karsi kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..

Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi

Zambaklar en issiz yerlerde açar
Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
Isiksiz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en issiz yerlerde acar

Ellerin ellerin ve parmaklarin
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadin
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarin

Zaman ne de cabuk geciyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
Zaman ne de çabuk geciyor Mona

Aksamlari gelir incir kuslari
Konar bahcenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sari
Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
Aksamlari gelir incir kuslari

Ki ben Mona Roza bulurum seni
Incir kuslarinin bakislarinda
Hayatla doldurur bu bos yelkeni
O masum bakislar su kenarinda
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Henuz dinlemedin benden türküler
Benim askim sigmaz öyle her saza
En güzel sarkiyi bir kursun söyler
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

Artik inan bana muhacir kizi
Dinle ve kabul et itirafimi
Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
Alev alev sardi her tarafimi
Artik inan bana muhacir kizi

Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
Meyvalar sabirla olgunlasirmis
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsin ölüler niçin yasarmis
Yagmulardan sonra büyürmüs basak

Altin bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanli kus tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapali gece güne
Altin bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

Sezai Karakoç Nazım Hikmet

ÇOCUK

Çocuk uyandı
Yanında annesi babası
Annesi hazırladı kahvaltıyı
Mutluydu yuvası

Çocuk uyandı
Yanında onun gibi onlarcası
Kuru ekmekti onun kahvaltısı
Çocuk sevgiye açtı

Çocuk uyandı 
Dışarıda bomba sesleri ve insan çığlıkları
Çocuk bırakın kuru ekmeği,kahvaltıyı
Yaşamaya muhtaçtı
Aynı Dünya'nın çocukları
Niye gözlerini farklı bir dünyadaymış gibi açtı
Bunu yazan çocuk bir türlü anlamadı
Ve bu durumdan muzdarip milyonlarcası

Göletli Park

Göletli Park Diyarbakır'ın kalabalık yaşamından kaçıp doğayla buluşmak isteyenler için Göletli Park, mükemmel bir kaçış nok...